Ana içeriğe atla

Cüret Edin!

Bundan 3 ay kadar önce şekerlerden kule ve araba yapıyordum. Sallama çay poşetleri kulemin dengesini koruyordu. Pasaklı adındaki kaktüsümün saksının tersini temel almıştım kuleyi oluştururken. Tabii bu hal ve durum çevreden olumlu tepkiler almadı. 
Çünkü birşeyler normal olarak kabul edilmeden önce çoğunluk tarafından anormal olmuştur. 
Bugün Twitter'da Nil Karaibrahimgil'in gönderdiği linki inceleyince, benim gibi düşünmenin çok ötesinde olan birini görmek beni nasıll mutlu etti anlatamam.
Adamın adı: Theo Jansen. "Sanatçı Theo Jansen, plastik tüpler ve limonata şişelerinden yaptığı şaşırtıcı derecede canlıya benzeyen hareketli modelleri tanıtıyor. Bu yaratıklar hareket etmek ve hatta tek başına hayatta kalmak için tasarlandı."


 İşte bazen fikirlerinizi savunurken cüret etmeniz gerekebilir. Yine birisi tıkamış kulaklarını, açmış gözlerini, yoğunlaştırmış beynini ve yaratmış. Sonuç: Mükemmel!
*http://www.strandbeest.com video'yu bu siteden izleyebilirsiniz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...