Ana içeriğe atla

Ruhu Matrak

Eyvah 23 oldum.

İnsanlığın en korkutucu, yüzünü kırıştıran, kaçınılmaz doğa olayı(felaketi?) yaşlanmak! Umurumda bile değildi ben gençtim; yalın ayak sokaklarda yürür, denizde takmaz tınlamaz tavırlarda güneşlenir, hayatı paşa gönlüme göre yaşardım. Çok değil, 2 gün önce gençtim ben.
Uykusuzluk vın gelir tırıs giderdi, bir de övünürdüm bu halime. Uykunun olmadığı proje gecelerinde ertesi gün sunum olmasına aldırmadan yaşar giderdi bu beden bu bünye.
Benim kendime notumdur; yaşlanıyoruz gençliğim bu ruhun dinç kalsın. Unutma sen seni, yine gönlüne göre olsun çayının şekeri. Birgün sütlacını az şekerden yapmaya başlıcaksın zaten. O tenin banyoda saatlerce kalmışsın gibi buruşacak elbet.

So what?

Bir hayat yaşadım diyebilmek için yaşamalıyız. Çok içinde boğulmadan, ezilip büzülmeden, gönlümüzün sevdiği gibi. Tıpkı birini sevdiğinizi düşündüğünüz an; " Seni seviyorum." demek gibi.
Hayat bizim tabutumuza çiviyi çakmadan keşkelerden uzak bir ömür diliyorum... Kitaplarda yazdığı gibi değil dileğim. Usulüne uygun değil fikirlerim. Asıl büyük amacım torunlarama çok matrak bir nine olduğumu kanıtlamaktır.
Hayatın toz pembe olmadığını, beylik lafları edenlere şüpheyle bakıp, kafalarını başkalarının fikirleriyle çok doldurmamaları gerektiğini ve aşk'ı acıklı yanından değil güzel yanından görmeleri gerektiğini öğütleyeceğimi sanmayın!
Bana kimse anlatamadı şu nacizane hayatı, yaşayıp hep birlikte göreceğiz.

Hepinize matrak bir hayat dilerim!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...