Ana içeriğe atla

Mavi Kuş ile Küçük Kız




bulutlar iç içe ve her an başka bir resim oluyorlar
başka bir adla, başka bir zamanda rastlasaydım demiştim ya o gün sana
vazgeçtim, kaçmak yok, söz bu kez
çok güzel uyuyorsun diye yanımda
bak, çok gevezeysem, hadi kapat çenemi
sözcükler ne ki duygular yanında

yoksa yarın sabah uyanıp ayrılınca
utanacağım şeyler söyleyebilirim şimdi
ya da bırak hazır açmışken kapılarını
kalbime biraz daha temiz hava girsin

yalancıyımdır biraz ama bana inan
sarhoşken hep çok sahiciyimdir
yine fazla içmiştim bu akşam da
coşmuş kalbim,of nal gibiyim.
sağır, kör, dilsiz görünür kalbim
ama bil, ben aslında iyi biriyim

bilirim, çok kirlidir aşk sicilim
sadakat konusunda pek iddialı değilim
ama bu kez farklı olsun diye
sen denersen, ben de denerim

pek iyi olmadı şarkı, boş vereyim
gel hadi ‘ortaçgil’ dinleyelim
sıcaklığını verirken sen bana
sızayım aniden kollarında

çok düşündüm kaçarım diye ama dedim;
ne zaman anlaşmış ki kalple beyin
ve hele ne zaman düşünsem seni
yaprak gibi titriyorken kalbim

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...