Ana içeriğe atla

Hayallerim Yıkıldı, Yıkılmıştı, Yıkılmadı Mı?

Nasıl mı oluyor?
Önce bir karar alıyorsunuz, uygulama sürecinde sancıyla kıvranıyorsunuz, birkaç günlük başarılı gidişatın ardından hayat pat diye sizin karşınıza bütün kararınızı alt üst edecek bir durum çıkartıyor. Sonra yine başa dönüyorsunuz.
Çektiğiniz sancı ve sıkıntının üzerine, bozulan güzel gidişatın kırgınlığı ekleniyor. Üzülüyorsunuz.

Ve ya kararınızın arkasında durup, durumdan faydalanıyorsunuz.

İçtenliğinizden pişman olmayın. Hayata karşı içten bir tutum almak kimi burnu törpülülere dudak büktürebilir. Ama gülmeyi sevdiğiniz sürece onların bu durumlarıyla eğlenmek elinizde.

Steve şu meşhur konuşmasında hayat kafanıza bir tuğla vurabilir diyordu. Onun tuğlalanmış hali ortada. Kimi zaman başarısız olduğunuzu düşünmek, kötü bir sonuç elde edeceğiniz anlamına gelmez.
Ardından umulmadık, çok güzel birşey gerçekleşebilir. Hem de bu hayal olarak kalmayıp kendini gerçekleyebilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...