Ana içeriğe atla

Yazmama Sebeptir Bu Söylediklerin

 Yıllar yıllar önceydi ama kabakta çekirdekten yıllar yıllar sonrası. Çok üzüldüğümü hatırlıyorum. Nedeni neydi fikrim dahi yok. Sadece bir gece kafamı cama dayayıp ağladığım görüntü çok net. Hani belki filmlerde de olduğundandır. Sonra çok daha üzüldüğüm hatta sonra çok çok daha üzüldüğüm zamanlarda oldu. Yıllar geçtikçe kıyaslayamadım üzüntülerimi kendi içlerinde.  

Sonra eski püskü, kitapçılarda bulunamayacak kadar minik bir kitap geçti elime. Sararmış sayfaları, kopmak üzere olan bir kapağı vardı. İçinde okuyanı hayrete düşürecek cinsten beylik sözleri... Öyle tanınmış ünlü biri tarafından yazılmamıştı. Ya da çok satanlarda değildi eminim basıldığı zamanlarda. Ama insanın hayatına çomak sokup dürtecek cinstendi içindekiler. 

Bütün üzüntülerimi ona emanet eder oldum. Alt dudağım titremeye başladığında biraz okur yeniden ayaklanırım. Şimdi çok sevdiğim bir arkadaşım rutinin sıkıcılığı ve hayatın belirsizliğine kapılıp gitmişken aklıma geldi yine benim küçük cevherim.  Bazen oluyor hepimize. Bir ölme eylemine kaptırıyoruz kendimizi; Sıkıntıdan, üzüntüden, yorgunluktan, çok çalışmaktan, çalışmamaktan, açlıktan, tokluktan, hastalıktan, aşktan ve insanlardan dolayı " ölüyorum" diye bağrınıyoruz.

Birgün bir bakmışız "amının ölüyoruz" ya da "......" ölmüşüz. Sonuç? ki burada yabancıların So? diye dudak büktükleri kısımdan bahsediyorum.
   

Sonucunu Charles Bukowski* biraz anlatmaya çalışmış. Ben aynen aktarıyorum.
 

*Yalnız kalmaktan daha kötü şeyler de vardır hayatta ama genellikle bir ömür alır bunun farkına varmak. O zaman da çok geçtir ve çok geçten daha kötü bir şey yoktur hayatta.

Yorumlar

  1. Selis, bloğunu çok beğendim:) yazılarının devamını bekleriz.. NAzlıhan

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...