Ana içeriğe atla

Sinek Sekiz - Tüketimin Karşısında Bir Üretim Savaşçısı

Uzun uzun düşündüğüm uzun bir zaman sonra yazmak kolay olmadı. 
 Bugün  Sinek Sekiz sitesini (https://www.sineksekiz.com) ziyaret ettikten ve üretkenliği gördükten sonra telefonumu bir kenara bıraktım, Netflix'i kapattım ve yazmaya başladım. 

Yeni yıl.
Minik bir tarih değişikliğine bağlı zamandaki büyük geçiş. 
Sürüyle anlam yüklenen, bazıları için çok önemli, bazıları ve belki çoğu için de olağan bir gün geçişi. Hatta tarihteki kaçınılmaz bir ilerleme. 

Genellikle yeni yılda kart yazarım.
Pardon.
Yazardım. 
Sürüyle kartımı kendime sakladım, yıllardır hiç kart yazmıyorum.

Bu yıl kendimde de biraz ilerleme göstermek adına aşağıda resmini göreceğiniz ajandalardan, kitaplardan ve keselerden aldım dostlarıma. 

Peki kendime torpil geçip keseleri -kendime- almış olabilirim. 
Buna sonra karar vereceğim. 

Fiyatları oldukça uygun, kendileri fiyatına göre oldukça zahmetli, emekli, hep aradığımız doğallığı -organikliği- içeren inanılmaz parçalar. 

eskiden mutlulukla ilgili aklımda kalmayan sözlerden buraya yazmak isterdim ama diyorum ya aklımda kalmadı.
Muhtemelen yazmadım.
Ki ben yazmayı severdim. 

Sözün özü siz bence bu yeni yılda bana değil de başka bir sevdiğinize bu siteden hediyeler seçin ve güzel işler yapanlara destek olalım.
Belki bir gün bir ihtimal loto bize çıkar ve biz de böyle işler yaparız. Azıcık suya sabuna, toprağa değeriz, kendimize ait zamanlarımız olur. Gerçekten kendimize ait. Gerçekten üretkenlik içeren. 

Not. Lotonun çıkması parayla bağlantılı değildir, yazar burada ironi yapmak istemiştir. 
Belki bunu buraya yazmam da bir ironidir.
Bunu anlamayanlar hediye almayabilir. 
Yeni yıl için yeşil ve kırmızı kazak almaya devam edebilir.
Anlayanları sipariş vermeye çağırıyorum. Biz tembel okurlar, aktif bir çalışma yapmalı. 

Site:

çok önemli not. bu yazı reklam içermez. oldukça kişiseldir. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...