Ana içeriğe atla

Hold Me Close To Your Heart

Hayallerimiz var.
Bir çoğu hiç gerçekleşmeyecek hayaller. 

Belki biri, günün birinde inanılmaz bir hayal kurdu. Düşlerinde bir araya gelecek öğeleri karşısına yerleştirdi. 
Sonra cesaret etti, çabaladı ve gerçekledi.

Patricia Piccinini herşeyin ve herkesin normal olmasına dayatılan bir dünyada olağandışı bir yaratım sergiliyor. 
Ve bunu sergilerken olabilecek en güzel ismi seçmiş; "Hold me close to your heart"
İnsanlar birbirlerinden uzaklaşırken, bu samimi söylem sizi eserlerinden önce kendine aşık edecek.

Türkçe olarak "Beni Bağrına Bas", Patricia Piccinini'nin 1997'den bu yana ürettiği ve heykel, yerleştirme, desen, video gibi farklı mecraları kullandığı işlerini bir araya getiriyor. Piccinini, bugün hayatımızın merkezinde yer alan çeşitli meseleleri, günümüz teknolojisine, doğa kurgusuna ve tüketimciliğe atıfla ele alıyor. 

Sanatçı, işleriyle ilgili konuşmayı sevdiğini ama insanlara ne düşünmeleri gerektiğini söylemekle ilgilenmediğini söylüyor.

Sergide bağrıma bastıklarım, benim objektifimden sizlerle :)



Aşıklar


Şahsi fikrim: Bağra basılası aşk.

""Aşıklar" doğanın mekanik forma bürünmesi fikrini araştıran işlemlerimden biri" diyor sanatçı. Ve ekliyor; "Yiyeceğimizi süpermarketten aldığımız bir dünyada, inek bir "süt makinesi" ne ve sütün kendisi de, hayvanın daha geniş bir düzeneğin küçük biyolojik dişlisi olduğu mekanik bir sürecin ürününe dönüşüyor. Aşıklar'ın hiçbir zaman görmeyeceğimiz bir mekanik yaban hayat ekolojisinden bir enstantane oldukları fikrini seviyorum."

Ve diğerleri...
















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...