Ana içeriğe atla

Bezgin Bedri Beri Geldi

Hayallerimi ve onlara ilişik yaşayan fikirlerimi bir düzene oturtmanın zamanı geldi.

Bu özgür, söz dinlemez hayallerim hizaya girmeli. Biraz kafa yormam gerek nerden başlayacağım konusunda. Hepsi bu. Formülü bu. Tek gereken bir başlangıç noktası.

Bugün Bogusky sayesinde keşfettiğim bir video'yu izledikten sonra kararlılığım daha da arttı. Bir bey amca diyor ki; " Hayatlarımızı mutsuz olmak üzerine kuruyoruz."

Sürekli kurduğumuz hayaller ve üstüne eklediğimiz yenileri...İşte doldurulması gereken noktalar. Gerçekleşen hayallerimizi gözümüz görmüyor. Tıpkı çok güzel bir manzaraya karşı otururken, alışkanlık kazanıp manzara körü olmak gibi. Sonra gel zaman git zaman sadece önümüzdeki imkanlar doğrultusunda bir hayat çerçevesine sıkışıp, yüzümüze "kaderdendir" ifadesini yapıştırıp bir ömrü tüketip göçüp gidiyoruz.

May be all I need, sözü sadece Sunday Morning şarkısını kapsamamalı. Merak ediyorum, sevdiğimiz şeyleri elde etmek istediğimiz kadar, elde ettiklerimizi sevseydik neler olurdu? İşte bu doğrultuda kendime bir kaç söz verdim. Çok büyük sözler bunlar ucu alışkanlıklara dayanıyor. Bilinen gerçekler arasında en saygı duyduğumdur; alışkanlıklardan vazgeçmek zor! Sigara olsa bırakırsın. Bırakırsın arkadaş! Atla deve değil ya! Peki alıştığın insanları, yiyecekleri, saçının rengini, tarzını nasıl değiştirirsin. Zor işler bunlar. Ama 40'ım dan sonra bu fikirleri uygulamaya kalksam Aysel Gürel'i unutanlar beni görünce hatırlarmış gibi ifaye bürünür. Verdiğim sözleri tutmak adına, taze yaşımda yolum açık olsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...