Ana içeriğe atla

Mom, am I barbarian?

Anne ben barbar mıyım?


İstanbul Modern'den kısa notlar....


Kitabın üzerindeki delikleri görüyor musunuz? Bunlar minik ya da çok minik olmayan kitap kurtlarının eserleri. Oldukça şekilli bir lezzetli olan bu kurtlar psikolojiden esinlenmiş sanki. 






Sanatçılar bu yıl Gezi olaylarından oldukça etkinlenmiş. Direniş sanata ilham vermiş ve ortaya şahane fikirler çıkmış. Aşağıdaki örnekteki gördüğünüz çiçekler Gezi parkının çiçekleri olamaz mı? 




Anne ben ucube miyim?
Kars'ta yıkılan heykelden yola çıkarak hazırlanan çalışma şu şekilde gelişmiş.
Anıtın eli Kars sokaklarında gezdirilmiş ve hakla sorulmuş: Siz orada ne olmasını isterdiniz? Fikrini söyleyen her kişi için bir el yapılmış ve bu eller Kars'ın bir bölgesinde bir süre sergilenmiş.
Detayları aşağıdaki görsellerden okuyabilirsiniz :)




Gezdirilen el...








Ve serginin en kıymetlisi...

Taşlardan bir duvar. Bir sınır ya da bir direniş. Bütün düzeni temsil ediyor belkide. 
Ve altında minicik bir kitap bozuyor düzenini: Kafka'nın Kale'si 
Kitabın içindekiler mi yoksa bir kitap mı bozuyor? 
Bu şahane fikir için yüz bin fikir üretilebilir. 


İstanbul Modern'i gezerken bana eserleri anlatan canım arkadaşım Naz'a teşekkürler! 



Salt Beyoğlu'ndan notlar...





Boğaz buz tutarsa... :)
Ah keşke?! 




Vaslamatzis ailesi'nin hikayesi... 









O kadar notun arasından istedim ki fotoğraflara bakın önce. Onlar benden daha güzel anlatıyor. 
Devam edecek....

,

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...