Ana içeriğe atla

Haftanın Boğazına Takılanlar

Bir Pazar serinliğinde, pofuduk koltukta, karanfilli çay yanında, müzik eşliğinde yazıyorum. 

......

Ritme ayak uydurun. 
Mixpod'u kapatın, sadece Nina Simone'u dinleyin. 
Piano'nun sesi güzel mi geliyor? 
O zaman devam edebiliriz.


Twitter'da yazmıştım. Bir de buraya yazıyorum: 
bazen düşünüyorum da: bütün 1 yıl 1 hafta için, bütün hafta 2 gün için, bütün gün uyku için çalışıyoruz. 

Aynen böyle düşünüyorum. 
Yettiremiyorum zamanı. Neden mi? Birlikte irdeleyelim:

P.tesi/ Salı/ Çarşamba/ Perşembe/ Cuma

07:02 - Saat çalı(şı)yor
07:07- 5 dk ertelemenin ardından, saat 8'e kurulur. 
(Güya P.tesi sabah erken kalkıp yürüyüşe gidilecekti, evde kahvaltı yapılacaktı)
08:25- Artık kalk diye bağırıyor
....
(bıdı bıdı, bıdık bıdık, takır tukur ve çat)

09:10 - Günaydın, ahali ve günaydın pc'm.
.....
(tıkır tıkır tak, alo, send, reply to all, send, tıkır tıkır ve küt)

12:35- Aaa öğle yemeği olmuş bile, ne yesek ki? 
Teyzeye mi gitsek? Galata'ya mı insek, Üf, Pof, ıı ıııııı, hava ısındı canım bişi de istemiyor... 


(hapur hupur, kıtır kıtır, hüp büp, nam nam nam ve gag!:P)

13:25- Selam pc'ciğim. 

(tıkır tıkır tak, alo, send, reply to all, send, tıkır tıkır ve küt)x2

19:35
- Efendim?
- bıdı bıdı bıdı bıdı bıdı bla bla bla 
- Hayır, erken çıkamıcam sanım
- dırı dırı hödö hödö höd
- Hiç sanmıyorum. Siz buluşun, ben gelirim. 
- hır hır hır hır
- Tamam.

20:14
- Neredesiniz?
- hm hm hm pıt pıt pıt
- Tamam, eve uğrayıp gelirim. 
- nım nım nım nım 
- HIRR!
- bıdı bıdı bıdı
- HI HI
- ok. 
- ok. 

Rutin işte böyleydi. Şimdi de sonrası:


P.tesiEvi biraz değiştirdim. Bütün bantla yapışmış postler, ince çerçevelerinde yerini aldılar.
Baykuş BÜ yine baş köşede.
Yapma çiçeklerin yerinde ise canlıları.
Kütüphane biraz karışık ama düzenli olsaydı yapamazdım. İnanılmaz düzenli kütüphaneleri sevmiyorum.
Aklıma düzen veriyormuş gibi.
Oysa ben oradan oraya atlamayı, bağlantı kurmayı, alakasız- alakalı benzetmeleri seviyorum. 


Salı
Tesadüf(ler) eseri tanıştığım ilkokul arkadaşımla buluştuk.
Hoş kendisi arkadaş olmak istemiyor.
Bunu okursan gözlerin büyüyecek ama çok "net"im :)
İnanılmaz bir hafızanız varsa, inanılmaz olaylar yaşayabilirsiniz. 
Kaset cafe için: Kalamarı berbat, ortam güzel.




Çarşamba
ZAZ konserindeydik.
Saat 8'de doğru gittiğimiz konser 10'da başladı.
O vakte kadar bir uzaylıyı kafasından vurup çikolata sepeti kazandım.

Bildiğimiz şarkılarında eşlik ettik, bilmediklerimizde mırıl mırıl sesler çıkarttık.

Çok iyi Fransız bilen var mı diye sordu bizim ZAZ.
Ben elimi kaldırdım, ben ben ben varım!
Biraz önlerde olsaydım da çıkıp sahneye, dönüp ZAZ'a "Ne diyo bu?" diye sorsaydım. 






Perşembe
Dünden kalan ayaklarım, aklım, gözlerim ve kendim için uyudum.

(*Bu bir yatak örtüsü ve bunu istiyorum)









Cuma
Güzeldi Cuma.
Zaten kendisini çok severim. Bütün günler biter de sanki Cuma bitmez. Bitmek istemez.



C.tesi
Kahvaltıda bize eşlik etti.
Eskimeyen şarkılar, sesler ve nicesi.

Hayata dudak büküp, yüzümü ekşitirken şarabın dibi gibi sesi geliyordu.
Gözlerimdeki çapakları temizlemeye çalışırken, mırıl mırıl eşlik ediyordum.









İstanbul'u her gün, her sokakta, her ışıkta daha çok seviyorum 
İçindeki insanlarla çok güzelsin be! 




*Yukarıdaki fotoğraflar için Necati'ye teşekkürler! =)

Ve Cori'ye veda ettik: 






Deli dolu bir haftaydı işte. Diğerleri gibi... :)


Yorumlar

  1. Insanın kendi deli dolu olunca haftası da öyle oluyor:) ben de keyifli geçen vakit için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...