Ana içeriğe atla

Kabalcı'ya Yatırım


Kredi kartı ekstrem gelmiş. D&R ve Kabalcı savaşında galip Kabalcı. 

Yeni aldığım deftere, Çoluk Çocuk kitabındaki altını çizdiğim yerleri yazıyorum. 
Biraz da benim hissettiklerimi ekliyorum.
Kitap şahane. Bloğuma yakışır bir bohemliği var.
Sevdiğim şarkılar ve aşk var.

Yorumlar

  1. hemen adım, okuyorum...
    blogunda bahsettiğin tüm kitapları hemen hemen aldım.. woodyallen eğrisi doğrusunu daha farklı bekliyordum ama yolculuk kitabı olarak güzel..
    birde 1 kasım 2010 da bahsettiğğin bir kitap var.. içinde yazarın ödevleri olan.. onu çok merak ediyorum.. kitabın yazarını ve adını söyler misin?

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Adsız :)

    Kitabın adı Living Out Loud.
    http://www.amazon.com/Living-Out-Loud-Keri-Smith/dp/0811836746

    Bulunması zor bir kitap. İstiklal'deki Robinson Crusoe'dan almıştım ve bir tane vardı. Bir daha başka yerde görmedim... (http://www.rob389.com/default.asp?PAG00_CODE=VITMTR)

    Bu kitabın da yazarı Smith :)
    Takibin ve ilgin için ayrıca teşekkür ederim.
    Çoluk Çocuk kitabıyla ilgili yorumlarını da bekliyorum! (Ben yarısındayım... :))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...