Ana içeriğe atla

İnsan Hikayesi

Şahsına münhasır bir insandı.
Tuhaftı. Orası kesin.
İsteyipte elde edemediği hayalleri vardı. Kendisine sorarsanız kesinlikle çabalamıştı. Ama bana göre asla yeterince çabalamadı.
Dik başlı, her zaman daha iyisi olduğunu iddia eden biriydi. İlk "her zaman daha iyisi vardır" fikrini duyduğumda bozulmuştum. Gözü her an kapıda olan biri canlanmıştı gözümde. Ama bu nedense beni korkutmadı. Sanırım daha iyisi olmak istedim.
Önce ben saçmaladım sonra o. Önce ben delirdim sonra...Sonra... Sonra o değil. Sanırım o hiç delirmedi. Bu oyunda deli olan sadece bendim.
Bir oyundu. Yazılmamış, doğaçlama bir oyun. Karakterler için oyun devam ettiği sürece bir arada kalabilecekleri bir kurgu. Bir kişinin bile ayakları yere değse bozulurdu herşey.
Bu anlattıklarım geçmişti.
Şimdi bugünle ilgili hikayeyi dinleyin:
Uçakta giderken bulutları görünce daha dikkatli bakmaya başlıyorum gökyüzüne. Puf beyazlık bir süre hoşuma gitsede her zaman renkleri arıyorum. Uçaklarda hiç bir zaman kitap okumam. Sadece izlerim. Merak ederim. Sanırım bu da benzer bir durumdu. Bulutlu insanları görünce renklerini merak edip dikkatle bakıyorum. Sabırla bulutların dağılmasını bekliyorum.
Ve kaderin cilvesi tamamiyle buluttan oluşmuş birine rastladım. Bir noktada kesinlikle bu ilginç geldi sanırım. Şimdi ne kadar sıradan olduğunu anlıyorum.
Hep farklı olmaya çabalayan oldukça sıradan biri.
İşte bu da tanıdığım bir insan hikayesi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...