Ana içeriğe atla

Herkes Turta Olabilir

"Uzaklara git. Rüzgar senin peşinde. Git ve asla dönme." demiş büyük usta Tolkien.

Kendinize söylemek zorunda değilsiniz bunu. Dertlerinize haykırın, sevmediklerinize haykırın ya da sevdiğinizi sandıklarınıza.
Uzun zaman oldu yazmayalı, çizmeyeli. Çok dinledim böyle zamanlarda. Çok okudum, çok yürüdüm. Hayallerimde çok oldu, kırıkları da.

... aldırmam hiç yağmurlara benim güzel hatalarım var. diyordu şarkıda. Aslında çoğu hata güzeldir. Ders olur. Önce şişer gözler, düğümlenir boğazlar. Sonra şairinde dediği gibi -zaman bütün acıları hafifletir-.

Görüşmeyeli bloğumda ben de 1 yaş büyüdük. Gelecek torunlarıma hitap ettiğim (espirisi, balı kaymağı budur) sen ben bohem 1 yaşına bastı. Bu 1 yılda mezun oldum, yaşadığım şehri değiştirdim, aşık oldum, güzel oyunlar izledim, saatlerce yürüdüm, yalın ayak dans ettim, 10 küsür saat aralıksız ağladım, bir kişiyi öteki dünyaya hüzün içinde uğurladım, yeni dostlarım oldu, eski dostlardan birine veda ettim.

Çok doluydu bu yıl. Hem hayatımın en güzel zamanları geçti, hem de en üzücü. Hepimiz birlikteydik ve üzüntüleri de sevinçleri de hep şarkılara emanet ettik. Kelimelerin suyu ses, güneşi hayal gücüdür.


Ayaklarınıza sahip olduğunuz sürece yürüyün ama onları şımartmak için tepeye dikeceğinize dans edin. Onları yorun. Dönülmez akşamın ufkunda bütününüz dinlenecektir zaten.
Daha az uyku daha bol hayattır.
Birisine birşey anlatırken gökkuşağının bitiminde küp altın bulmuş gibi büyük bir ışıltıyla anlatın.

Ve sadece bu öğütleri dinlemeyin kendiniz de yenilerini ekleyin :)

Filmdeki küçük kız büyüyünce turta olmanın hayalini kuruyordu. Hayallerinizi sıkıcılaştırmayın. Herkes hayalinde turta olabilir :)


Bu tarz yazıları fazla benimsediğimin farkındayım. Ama önemsemiyorum. Ben bile kendime verdiğim akılları unutuyorum. Sonra dönüp bir yabancı gibi bunları okuyorum. Şimdi yazan benim ama kaydettikten sonra sadece bir takipçi olacağım.

Yorumlar

  1. Fotoğraf, Boğaziçi'ndeki o gece, dilek balonları ve tanıdığım şahane kız:) Ne güzel yazmışsın! Dilerim yıllar yürünecek yolları, kaybetmediğin ve cesurca peşinden gittiğin hevesleri ve aşkı hiç eksiltmez ömründen:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...