Ana içeriğe atla

Neler Oluyor Hayatta

sevgili blog
Uyudun dinlendin, şimdi yeniden benimle bohem hayata devam edeceksin!

Bu sayfaları biraz değiştirmek lazım. Tehlikeli İlişkiler oyununda sürekli bağırıyorlardı: Elimde değil!
İşte aynen öyle bir söylemle değişim istiyorum: Elimde Değil!
Yenilikler güzeldir, derdim köklü değil, gayet ayrıntısal (bu kelime Meyra'nın yeni şarkısı aşklayalım'ı hatırlattı, kötü tarafından tabii)
Neyse konun özü ben değişiyorum blogum neden değişmesin.
İstiyorum ki bölümleri olsun. Ama abartmadan. Değişeceğim diye kendime yabancılaşmadan.
Nasılını elbet bulacağım.
Şimdi yazmayalı neler oldu; matematiksel açıdan:
1.5 kitap okudum.
16 bardak türk kahvesi içtim.
3 sergi gezdim.
1 tiyatro oyunu, sinemada 2 film izledim.
hayatımdan 1 kişiyi sildim.
4 yeni insan tanıdım.
3 yeni kitap aldım.
1 yeni posterim oldu.
3 tane yeni filmi arşive ekledim.
savaşlara küfrettim.
daha az umursadım hayatı.
hiç tanımadığım insanlara ait 2 fotoğraf aldım sahaftan.
....
sizlerde bir düşün ama matematiksel açıdan. dökülsün hesabınız ortaya. ilginç gelebilir sonuçlar. neden ilginç gelmesin ki... eğer ilginç bir hayatınız varsa tabii.



Düşündüm de bu arabadan çok güzel yemek masası olur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...