Ana içeriğe atla

Cibiliyetsiz misiniz?

Sadece kızdığımdandır.
Zaten birisi beni kızdırmazsa mülayim, ortalama bir hayat yaşar giderim... hep derim.

Son günlerde tahammül edemediğim insan halleri var. 
Derste hoca yoklama yapar hani;
- Cibiliyetsiz?
- Mevcut!
İşte aynen böyle nerede olduğunu bilen ama bulunduğu yerde cibiliyetsiz bir tutum sergilen insanlar var. 

Herkesin çevresinde vardır, kimisi daha sessizdir, gibisi daha çençen hiç susmaz, gözünüze bir çöp gibi batar durur.
Aslında kurgusal olarak, doğduk büyüdük, gelişiyoruz, öleceğiz. Tam da o gelişme evresinde eğer fikirsel ve kişiliksel olarak gelişemiyorsanız çatlamalar başlıyor. Ne hayat deneyiminiz, ne çok parlak olduğunu sandığınız beyniniz sizi kurtaramaz. Tahammül edilemez olursunuz. 

Eğer hayatınızda birileri size tahammül edemiyorsa nedenlerini araştırın. 
Siz çok orjinal, çağının ötesinde bir tutum sergiliyorsanız ve insanlar size tahammül edemiyorsa aynen olduğunuz gibi devam edin. Sizler olmadan bu dünya var olmamalı.
Ama rahatsız edici varlığınız, karşınızdakinin sinirlerinin übüğünü sıkıyorsa azıcık durun ve düşünün. İlla ki böyle olacaksanız, çevrenize azıcık acıyın ve uzak durun! Yoksa biri sizin suratınıza karşı YETER diye bağırabilir. Ve bu haykırış sandığınızdan çok yakındır. 
Emin olduğunuz tek şey bu olsun!.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...