Ana içeriğe atla

Loch Ness, Inverness & the Highlands


















"A two day escape exploring the majesty of Loch Ness, the Caledonian pine forest and the stunning scenery of the Cairngorms National Park."


Rabbies'in bize sunduğu buydu. 
Biraz gözü kara, keisnlikle araştırma yapmadan çıktığımız yolculukta daha kuzeye daha yeşile gittik. 
Herkes nereye giderse tersine bir istikametle soğukla yüzleştik. 
Güneşten, buluta, yağmura, kara 10 dk da geçtik. 
Büyük bir maceraya inanılmaz bir neşe ve mutlulukla atıldık. Bilinmeyene yolculuk bu kadar güzel olabilirdi. 
Gölde canavarı arayan küçük bir kızla sohbet ettim. Loch Ness canavarına Nessi'ye inanıyordu. 
Ben de inanıyorum dedim. Birlikte göle baktık, heyecanla, neşeyle. 
En güzel an'dı. O an küçük bir çocuk oldum gölde canavar aradım. 

Yemyeliş dağların Loch Ness'e yansıyan renklerini hiç bir fotoğraf makinesi çekemez. 
Hiç biri anılarımdaki gibi yeşil ya da parlak değil.
En güzel anılarım fotoğraflayamadıklarım, aklımda kalanlar. 

Tüm dünyayı merak ediyorum, sadece gezip görmek için değil; 
kendimi keşfetmek için. 
Her gittiğim yerden bir şey alıyorum. Maddesel değil. 
Benimle heryere gelebilen şeyler bunlar. 
Dar bir sokaktan çıktığımda gördüğüm manzara, minik bir kahveci, kurabiye kutuları, sokakta yürüyen bir çocuk, pelerinle yolda yürüyenler, yokuştan aşağıya inerken gördüğüm deniz... 
ve daha nicesi. 
.
Kimseye benzemek istemiyorum. 
Kendine has olanı sever, bağrıma basarım. 
.
İşte canavarı arayan küçük kız. 





Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...