Ana içeriğe atla

Cumartesi

Geçen gün oldukça basit bir karar aldım. 
Her gün yeni bir şey deneyip/ tadıp/ yapıp bunları buraya kaydedeceğim. Belki geçen günlere şaşırmak yerine, hatırlarım. 

Ve başlıyorum... 

3 Mayıs 

Galata Kulesi'ne yakında bir galeriyi (Tankut Aykut) ziyare ettim. Yakın arkadaşlarımdan Naz galeride çalışmaya başladı ve uzun zamandır gördüğüm en enteresan çalışmaları anlattı. 

Galeriler tek başına gezilmiyor. 
Sanatçılar genellikle çıplak gözle bakıld
ığında hiçbir şey ifade etmeyen eserler yapıyor. 
Üzgünüm çocuklar
Naz'ın anlatımıyla anlam kazanan eserlerden en dikkat çekeni sizinle paylaşıyorum. 


Joana Kohen bu eserinde mermer kullanmış. Mermer suda kesilir ancak o mermeri patlatarak farklı bir etki yaratmak istemiş. Ve patlattığı mermere de "patlayan" bir haber yazmış. Bir kuaför salonunu soymaya gelen hırsızı -sadece- viagra ile besleyerek onu 3 gün boyunca sex kölesi yapıyor. 

Bunu yapan kadın olunca haber bomba oluyor. 

Serginin ardından seçimimiz Karaköy'deki favori yerlerimden biri olan (hamburger sevenler için en iyi seçim) Baltazar oldu.
120gr'lık bir Baltazar burgere sadece 16TL ye sahip olabilir, hem gözünüz hem de mideniz doyabilir. 

Merak edip denemek isteyenler için ev yapımı ice-tea inanılmaz şekerli! Şerbet bile daha az şekerlidir. Deneyemeyin. 

Suçlunun resmi: 



Diğer durağımız Karaköy sevenlerin eski gözdesi Karabatak oldu.
"Karabatak artık gözden düştü." "Çok kalabalık." diyenler var. 
Ancak renkli bir köşede filtre kahvenizi içip dergi okumak için hala iyi bir seçim. 











Senin kadar çok gezen birinin hiç gezdiği yerlerden bahsetmemesi garip diyen arkadaşlarım utansın artık! 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...