Ana içeriğe atla

Şimdi daha aydınlık

Yazmaya başlayalı neredeyse 3 yıl oldu.
3 yıl yüzlerce kelime binlerce harf ve görselle doldurdum burayı.
İçimden geldiği gibi yazdım, pek görüşlere ya da yorumlara aldırış etmedim.
Hayatta da söylensemde bildiğimi okurum.
Kafamı sallayıp, boyun eğip, ağlasam da yine sonunda istediğimi yaparım.

İşte bu nedenlerle yaklaşık 1 ay sonra yazmak istedim.
Milano gezimden notları, okuduğum kitapları, izlediğim oyunlar değil de bu sefer insanları yazmak istedim.

Son 6 ay da çok büyüdüm.
Boyun tavana değmedi, burnum havayı gıdıklamadı ama büyüdüm.
Yıllar yılı kişisel olarak yaptığım tüm şeyler bir yana insanlar büyüttü beni.

Çok sevdiğim bir kitapta şöyle yazıyordu: "İnsanların ikiyüzlülüğü, yalanları ve kötülükleri sizi üzmesin"
Üzmedi değil.
Üzüldüm.
Şaşırtıcı derecede bu üzüntülerimden çok şey öğrendim.

Yurtdışına gitmeme, yaşadığım şehri değiştirmeme, yeni kıyafetler almama gerek yokmuş.
Değişmek ya da büyümek için insanları yakından tanıyın.

Sonunda benim gibi gözleri kızartıp, dudağınızı büküp aynada kendinize baktığınızda dil çıkartabilirsiniz :)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...