Ana içeriğe atla

Ah nerede Vah nerede?

Sadeliği nerede bıraktık?
Eski yazılarımda daha mı nettim yoksa zaman geçtikçe içinden çıkılmaz bir hale mi geldim?

Bazı zamanlar hepimiz nereye yeteceğimizi bilemeyiz. Parçalandıkça bir şeyleri eksiltiriz. Diğer sevdiklerimizden çalıp yeni sevdiklerimize torpil geçeriz. Onun gibi bir şey sanırım.

Bizim zamanımızın ilgi alanı dağınık. Herşeyi istiyoruz. Merakımızı çekmek çok kolay, tutmak çok zor.
Karmaşıklaştığım anda Camus'un "Yabancı" kitabını karıştırıyorum. Bu kadar sade yazmak akıl karı değil.
Okumayanlar için şiddetle tavsiye ederim.
Şaşırtıcı ve yalın.
(Kitap hakkında ayrı bir roman yazılır. En iyisi sizde okuyup bana yazın. Birlikte tartışalım.)

*En çok bu kapağı sevdim. Bence kitabı ve karakteri en iyi bu anlatıyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suyun Altında Nefes Alabiliyorum

 "Suyun Altında Nefes Alabiliyorum" dedim geçenlerde...  bu bir his, bir düşünce balonu ve o balonun içinde denizin altında yüzebiliyorum.  solungaçlarım yok kuyruğum yok ben insan formunda ama özgür  özgürce yüzebiliyorum nefes alabiliyorum korkmuyorum belki düşüncesi korkutucu ama korkmuyorum suya düşmedim kendim atladım derine doğru gidebilirim  okyanusun karanlıklarından da korkmuyorum nefes alabiliyorum sırt üstü uzanıp yukarıya doğru bakıyorum  suyun altında gülebiliyorum  daha da derine gidebilirim çünkü nefes alabiliyorum

Uzun bir aradan sonra

Üzerinden en az 2 yıl geçmiş.  Binlerce kahve, yüzlerce değişiklik, bir doğum, iki taşınma, kariyer değişikliği, ülke değişikliği ve nicesi. En azından beni rahatlatan bir konu var ki dramatik tarafımı yazıya dökmüyorum.  Her konuda içimi sıkabilirim ama kelimelerimde ağdalı değilim. Yaşlandıkça uzun cümleleri okuyamaz hale geldim. Her kim uzun uzun kendi durumunu dramatize ederse sıkılıp kapatıyorum. Neyse bu konuya şimdi nereden geldik? Geçen gün Amsterdam'da bir cafede (bu artık Türkçe'ye böyle girmiş olmalı) bir kız harala gürele yazıyordu. Ağzımın suyu aktı.  İnanılmaz özendim, kıskandım ve işte buradayım.  Hayatımda olan onlarca belki de yüzlerce değişikliği tek tek anlatacak halim yok.  Nitekim şu ara herkesin hayatında benzer şeyler olmaya başladı. Ülke değiştirmenin bir espirisi de kalmadı. Apartman görevlimiz bile "ben de gitmeyi düşünüyorum" diyor.  Göçmenlik, gurbetçilik nedense hiç kendimi bağdaştıramıyorum.  Bu konuda sürüyle yorum okudum...